Popüler çizgi film karakterlerinin çocuk sağlığına etkisini anlatan Çocuk ve Ergen Psikiyatrı Yrd. Doç. Dr. Neslim G. Doksat, anne ve babalara önerilerde bulundu. Çizgi film karakterleri gerçek zanneden, onlardan korkan, bir gölgenin içinden veya duvarın arasından yassı hale dönüşerek ortaya çıkacağını zannederek bu karakterleri korkulu gözlerle arayan/ ortaya çıkacağını öngören veya onların büyüsel güçlerini kendilerinde mevcut olduğunu düşünen çocuklar var. Bu çocukların ortak özellikleri dış dünyaya dair gerçeklik duygularını koruyamıyor veya zorlukla koruyor olmaları.
“BEN DE ONUN GİBİ ÖLÜMSÜZÜM”
Zamanlarının çoğunu bu karakterlerden bahsederek geçiriyorlar veya onlardan etkilendiklerini gösteren bir davranış sergiliyorlar. Aileleri istedikleri kadar bu karakterlerin hayali olduğunu anlatmaya çalışsınlar, ancak tek karakter konusunda ikna olabiliyorlar. Bir süre sonra başka bir sürükleyici çizgi film karakterle ilgili olarak benzer zihinsel süreçleri yaşamaya başlıyorlar. “Ben de “x” karakter gibi ölümsüzüm. Bu bıçağı kendime saplasam bana bir şey olmaz!” diyerek, mutfaktan ellerine geçirdikleri bir bıçağı karınlarına saplamaya çalışabiliyorlar! Bir günün en az 6 saatini bu karakterleri düşünerek, geçiriyorlar. Takıntılı halde akıllarına gelen bu düşüncelere engel olamıyorlar. Bu karakterlerin kendilerine zarar vermesinden ürküyor ve ürperiyorlar.
KARAKTERLERDEN KORKUYORLAR
Bazıları, bunun saçma olduğunu bilse dahi bu düşünceleri an’lık olarak “gerçekmiş” gibi yaşayabiliyor. Bazıları, “saçma” olduğunu bilse dahi, bu düşünceleri aklından kovamıyor. Akşamları tek başlarına yatamıyorlar. Bir odadan diğer odaya tek başlarına geçemiyorlar. Bazıları bu karakterleri “gerçekmiş” gibi algılıyor. Kendilerini de bu üstün karakterler gibi “güçlü, yenilmez ve ölümsüz” olarak idrak edebiliyor ve buna göre davranmaya kalkışabiliyor!
ÇİZGİ FİLM KARAKTERLERİ TAKLİT EDİYORLAR
Bazı çocuklarsa, kendilerini gerçek arkadaşlarından izole edip, tamamen çizgi film karakterlerin hayatını taklit ederek yaşama ve paralel düşünce sürecine girme akışına kapılabiliyor!
ÇOCUKLAR 9 YAŞINDAN ÖNCE SOYUT DÜŞÜNEMEZLER
Sinir sisteminin gelişmesi açısından çocuklar yaklaşık olarak 9 yaşına kadar somut düşünce aşamasındadırlar. Ek olarak, büyüsel düşüncenin etkisi altındadırlar. Gerçek dışı kavramlara rahatlıkla inanabilirler. Zihinlerini bunlarla meşgul edebilirler. Çocuklar, 9 yaşından sonra soyut düşünce aşamasına geçerler. Gerçek ve gerçek dışı arasındaki farkı ve mecaz anlamları ancak bu yaştan sonra idrak edebilirler. Normal gelişim gösteren bir çocukta dokuz yaşından sonra gerçeği değerlendirme yetisinin bozuk seyretmesi “çocukluk çağı psikozu” ön teşhisini akla getirmektedir. Beyin normal gelişimini tamamlamadan önce, erken dönemde yaşanan böylesine süreçler, beyinsel gelişimi sınırlamaya ve bozmaya yol açar. Öyle ki, çocuğun normal zihinsel gelişimi yakalamasına engel oluşturabilir. Takıntılar (obsesyon) ve bunları nötralize etmek adına yapılan ritüellerle (kompulsiyon) seyreden hastalığı “obsesif kompulsif bozukluk” (OKB) adı verilir. Normal çocukluk döneminin seyrinde 4-5 yaşlarındaki çocuklar “aynılığın ısrarı” temalı bazı ritüellerin gerçekleştirilmesi hususunda ısrarcı davranabilirler. Bir yere giderken aynı yerden geçme, aynı kıyafeti giyme, bazı şeyleri aynı sırayla yapma bunlar arasında sayılabilir. İlerleyen yaşlarda bu belirtiler genellikle geçer. Geçmeyen vakalarda, çocukluk dönemi OKB’si 7-8 veya 11-13 yaşlarından itibaren başlayacak şekilde kendini gösterebilir. Bu tarz çizgi film karakterlere yönelik aşırı düşünce uğraşları “çocukluk başlangıçlı OKB’yi” tetikleyebilmektedir. Bu hastalığın ana belirtilerinden birisi olan teyit etme ve anlatma kompulsiyonları” bu çocuklarda aniden ortaya çıkabilmektedir. Anne-babalarını saatlerce soru ve teyit alma yağmuruna tutabilmekte ve saatler süren ikna çabalarına rağmen tatmin olamamaktadırlar. Çocuğun zihinsel gelişimi açısından büyük risk taşıyan böylesi durumların ortaya çıkmasını engellemek adına ebeveyn neler yapabilir? Çocuğunuzun seyredeceği çizgi filmi öncelikle siz seyredin. Gerçeğin abartılı şekilde ötesinde ve/veya korkutucu-ürkütücü olan, vahşet ve şiddet barındıran, kötüyü kahraman kılma temalarını savunan filmleri çocuklarınıza seyrettirmeyin. Zamanı sınırlayın. Sekiz yaşına kadar bir çocuk günde en fazla 3 çizgi film seyretmelidir. Bunu da sabah ve akşama yaymak en uygunudur. Söz konusu kahramanlar ve işlenen temalar hakkında çocuklarınızla konuşun. Onlara gerçekçi mesajlar vererek doğruyu görmelerini sağlayın. Çocuğunuzun zihinsel süreçlerinde bu kahramanlara yönelik amacını aşan bir “takılma” sezinliyorsanız, hiç vakit kaybetmeden bir çocuk psikiyatrına başvurun ve profesyonel yardım alın. Unutmayın ki, bu konularda çocuğunuza yapacağınız saatler süren uzun açıklamalar, onları tatmin etmekten ziyade, takıntılarını pekiştirecek, ruhsal hastalıklara zemin hazırlayacaktır. Çocukların ruhsal süreçlerine dokunacak böylesine etkili çizgi filmler çekecek olan yapımcıların, senaryoyla ilgili olarak bir çocuk ruh sağlığı profesyonelinden mutlaka danışmanlık alması gerekir. Unutulmaması gereken bir gerçek “Ruh sağlığı yerinde olan çocuklar, sağlıklı bir toplumun öncüsü ve vazgeçilmezidir”.
Leave Your Reply